İSTANBUL (İGFA) – Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, şiddet, felaket ve kriz üzere olumsuz haberlere daima olarak maruz kalmanın psikoloji üzerindeki tesirleri hakkında bilgi verdi.
Arka geriye maruz kalınan olumsuz haberlerin farkında olmadan pek çoğumuzu etkilediğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, “Bu haberlerin olumsuz tesiri ruhsal, duygusal ve toplumsal alanlarda hissedilmekte, vakit zaman kişinin fonksiyonelliğini bozmakta ve travmatik sonuçlara neden olabilmektedir.” dedi.
Toplumu travmatik boyutta etkileyen olayların kişisel olarak depresyon ve karamsarlığı beraberinde getirebileceğini lisana getiren Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, “Sürekli olarak olumsuz içeriklere maruz kalmak, insanların geleceğe dair karamsar bir bakış açısı geliştirmesine yol açar. Bireyler, daima bir makûs olay bekleme eğilimi içine girer ve hayatın genel manada olumsuz olduğuna dair bir inanç geliştirebilir. Bu durum vakitle depresif belirtilerinin artmasına neden olabilir.” halinde konuştu.
KRONİK GERİLİM VE UYKU PROBLEMLERİ GELİŞEBİLİR
Sürekli berbat haberlere maruz kalmanın bireylerde kronik bir gerilime ve bu gerilimi yönetememeye yol açabileceğine vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kişi olayları denetim edemediğini hissettiğinde ağır bir dert yaşar. Bilhassa tahlile kavuşmamış durumlar ve felaket haberleri, bireylerde daima bir kaygı hali yaratır.
Sürekli telaş, bilhassa geceleri zihnin durulmasını zorlaştırarak uyku meselelerine yol açabilir. Uykuya dalmakta zahmet, uykudan sebepsiz yere uyanma ya da daima kabus görme uyku sıkıntılarının başında gelir. Yetersiz uyku, ruhsal sağlamlığı zayıflatır ve bu da günlük hayatta konsantrasyon üzere bilişsel sağlamlık gerektiren alanlarda zorlanma ile performans düşüşüne yol açabilir.”
Tekrarlayan olumsuz haberlere maruz kalmanın bağışıklık sistemini de etkilediğini aktaran Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, “Stres, bedenin fizyolojik işleyişini olumsuz etkileyen bir dizi hormonal ve biyokimyasal değişikliğe yol açar. Uzun periyodik gerilim, bedenin ‘savaş ya da kaç’ sistemini tetikleyen kortizol ve adrenalin üzere gerilim hormonlarının salınımını artırır. Bu hormonlar temelde kişiyi tehlikelerden müdafaaya yarasa da daima olarak yüksek düzeylerde bulunmaları bağışıklık sistemini baskılayıp hastalıkların önünü açar.” dedi.
Felaketler, şiddet olayları ve kriz haberlerinin, bireylerde güvenlik hissinin azalmasıyla sonuçlanabileceğine de değinen Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, bu durumun, insanların günlük hayatlarında bulundukları etrafa karşı endişe geliştirmesine ve tehlikede hissetmelerine neden olabileceğini, bireylerin toplumsal alakalarını ve günlük aktivitelerini sınırlamalarına yol açabileceğini söyledi.